KONKORDATO NEDİR VE NASIL İŞLER

 A-GENEL BİLGİLER

28 Şubat 2018 tarihinde kabul edilen 7101 sayılı “İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile, İcra İflas Kanunu’nun “İflas Yoluyla Takip” başlığını taşıyan altıncı babı ve “Konkordato ile Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yolu ile Yeniden Yapılandırılması” başlığını taşıyan on ikinci babında önemli değişiklikler yapılmıştır. İş bu düzenlemeler ile 2003 yılından beri yasalarımızda yer alan iflasın ertelenmesi kurumu kaldırılmış, buna mukabil, 1929 yılında kabul edilen ilk İcra ve İflas Kanunu’muzda da yer alan konkordato kurumu yeni bir içeriğe kavuşturularak işlevsel hale getirilmeye çalışılmıştır.

Bu değişikliğin amacı yasanın gerekçesinde özet olarak; “Bir ülkede yatırım ortamının iyileştirilmesi, yargı sisteminin kalitesi, hızı ve sözleşmelerin icrası konusundaki gücüyle yakından ilgilidir. Etkin bir hukuk sistemi, yatırım ortamının iyileştirilebilmesi için olmazsa olmaz bir şart olarak karşımıza çıkmaktadır. Yatırım ortamının iyileştirmesi amacına hizmet etmek amacıyla çalışmalar yapılmış ve mevcut taslak hazırlanmıştır. Ülkemizde uzunca süredir yürürlükte olan iflas erteleme kurumu, ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda istenileni verememiştir. Alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması, ticari ve sosyal hayat bakımından bir ihtiyaç olarak görülmüştür” şeklinde açıklanmıştır.

İflasın ertelenmesi kurumu, sermaye şirketleri ile kooperatiflerin durumlarını düzelterek borca batıklıktan çıkmaları ve varlıklarını devam ettirebilmeleri için son çare olarak düzenlenmişti. Ancak, geçen süreçte, hedeflenen amaçlarını gerçekleştirememiş, bilakis kötü kullanım neticesinde, yeni sorunların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu müessese haricinde zor durumdaki sermaye şirketleri ve kooperatiflerin yararlanabileceği konkordato ve borçların uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırılması kurumları mevcuttu. Her iki müessesenin yasal düzenlemeleri nedeniyle uygulanabilirliği son derece kısıtlıydı. Neticesinde, yeni yasal düzenleme ile önceden yasamızda var olan ancak uygulaması oldukça sınırlı olan konkordato müessesi aktif hale getirilmiştir. Bu müessese sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler için değil, tüm borçluların yararlanabileceği bir müessese olarak öngörülmüştür.

İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan dönüşüm sayesinde, mali durumu bozulmuş olan borçluların başvurabileceği en önemli bir hukuki yol olarak konkordato hukuk hayatımızda ki mevcudiyetini devam ettirmiştir. 7101 sayılı yasanın getirdiği düzenlemelerin uygulanması sırasında ortaya çıkan aksaklıkları gidermek amacıyla da 06.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasa ile (konkordato düzenlemelerinde yeniden) bazı değişiklikler yapılmıştır.

B-TANIMI VE TÜRLERİ

Konkordato, İcra ve İflas Kanunu’nun 285/1. maddesinde; borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek ve ya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği bir hukuki çare olarak açıklanmıştır. Bu suretle belli bir alacaklı çoğunluğunun muvafakat etmesi neticesinde borçlunun ekonomik faaliyetine devam etmesine imkan verilmekte, borçlunun cüzi ve külli icra takibine muhatap olmasının önüne geçilmektedir. Bu işlem yapılırken de alacaklıların korunması da öngörülmekte, icra ve iflas takipleri yoluyla elde edebilecekleri alacak miktarına nazaran daha fazla oranda alacaklarına kavuşmaları öngörülmektedir.

Konkordato, herhangi bir borçlunun veya borçlunun iflasını isteyebilecek alacaklıların ödeme projesinin; alacaklıların iflastan daha verimli pay almaları ve borçlunun işletmesinin devamının, istihdam olanaklarının korunması amacı ile, konkordatoya tabi alacaklıların belirli bir çoğunluğu tarafından kabulü ve mahkemenin tasdiki ile gerçekleşen ve borçlunun, borçlarının bir kesiminden kurtulmasını veya ödeme şeklinin değişmesini sağlayan, iflasa nazaran yumuşatılmış, alacaklıların eşit olarak tatminine yönelik kolektif bir cebri icra kurumudur şeklinde tanımlanabilir.
Bu tanımdan da çıkarıldığı üzere, konkordato ile mali durumu bozulmuş olan şirket ve şahısların ticari faaliyetlerine devamla borçlarını ödemek isteyenlerin korunması; bunun yanında alacaklılarında muhtemel bir iflasa nazaran daha fazla miktarda alacaklarına kavuşmalarının ve alacaklılar arasında eşitliğin sağlanması da amaçlanmaktadır.
Konkordato’nun pek çok ayrımı yapılmakla beraber, önemine binaen, yapılış zamanına ve yapılış tarzına göre oluşturulan sınıflandırma hakkında bilgi vereceğiz.

Yapılış zamanına göre konkordato, iflas dışı konkordato (kanunda adi konkordato olarak nitelendirilmiştir) ve iflas içi konkordato (kanunda iflastan sonra konkordato olarak nitelenmiştir) diye ikiye ayrılmaktadır. İflas dışı adi konkordato, borçlunun iflas etmemek ve aynı zamanda borçlarını ödemek maksadıyla talep ettiği konkordato türüdür. Bizim burada inceleyeceğimiz asıl konkordato türüde budur. İflas dışı adi konkordato aynı zamanda tenzilat, vade veya karma konkordato şekillerinden birİ nazara alınarak da yapılabilir. Bu konkordato türünde borçlunun asıl amacı iflastan kurtulmaktır.

İflas içi konkordato da, borçlu hakkında iflasın açılmasına karar verilmiştir. Burada müflis iflas içi konkordatoyla, borçlarını ödeme teklifinde bulunarak, iflasın ağır sonuçlarından kurtulmayı amaçlamaktadır.

Konkordato yapılış tarzına göre, yüzde (tenzilat) konkordatosu, vade konkordatosu ve karma konkordato diye üçe ayrılır. Borçlu tenzilat konkordatosunda, borcunun tamamını ödeyebilmek gücüne sahip olmadığından, alacaklılarından, alacaklarının bir kısmından (belli bir yüzdesinden) vazgeçmelerini istemektedir. Vade konkordatosunda ise borcun belli vadede ödenmesi öngörülmektedir. Karma konkordatoda da isminden de anlaşılacağı üzere hem vade, hem de tenzilat talep edilmektedir.

Uygulamada en çok, iflas dışı (adi ) konkordato ile vade, tenzilat veya karma konkordatonun birlikte yapıldığı görülmektedir. İcra ve İflas Kanunun, 285-308/g maddeleri arasında Adi (iflas dışı) Konkordato; 308/h maddesinde Rehinli Alacaklılarla Müzakere ve Borçların Yapılandırılması; 309 maddesinde İflastan Sonra Konkordato; 309/a-309/I maddelerinde Malvarlığının Terki Sureti İle Konkordato; 309/m-309/ü maddeleri arasında ise, Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması düzenlenmiştir.

Biz burada uygulamada en çok tercih edilen adi (iflas dışı) konkordatoyu anlatacağız.

C- KONKORDATO TALEP EDEBİLECEK KİŞİLER

İcra ve İflas Kanunun 285/1. maddesinde herhangi bir borçlunun konkordatoya başvurabileceği açıklanmıştır. Borçlu, İflasa tabi olan veya olmayan bir gerçek yada tüzel kişi olabilir. Gerçek kişi konkordato talepli dilekçesini (ve yasada sayılan belgeleri) mahkemeye kendisi sunabileceği gibi bir avukat (vekil) aracılığıyla da mahkemeye sunabilir. Bu son halde vekiline özel yetki içerir (konkordato talebine yetkili olduğunu gösterir) vekaletname vereceği tabidir. Bir sermaye şirketi olan Anonim Şirketlerde konkordato istenmesine yönetim kurulu, Limited Şirketlerde ise müdür veya müdürler kurulu yetkilidir. (TTK m.377,m.634) Kooperatiflerde ise yetki yönetim kurulundadır. Şahıs şirketlerinde ise ortaklık borçlarından sınırsız olarak sorumlu olan ortakların her biri, yönetim hakkına sahip olsun veya olmasın, konkordato talebini imzalamalıdır. Bu durum hem kollektif şirket hem de komandit ortaklık için geçerlidir.

TTK’ un 195. maddesinde düzenlenen şirketler topluluğu kapsamındaki hakim ve bağlı şirketlerin her birinin ayrı ayrı konkordato talep etmesi gerekir. Ancak, arada bağlantı olduğu kabul edilerek dosyaların birleştirilmesi veya aynı mahkemede görülmesinin sağlanması mümkündür. Öte yandan, kefaletleri nedeniyle kendileri de konkordato talep eden şirket ortakları da aynı dosya üzerinden talepte bulunabileceklerdir.

Yasanın 285/2 maddesinde “iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işleminin başlatılmasını isteyebilir” denmektedir. Buradaki alacaklının en azından borçluya adi iflas yolu ile yada kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takibe özgü ödeme emri göndermiş ve bundan sonuç alamamış alacaklı olması gereklidir.

Bir alacaklısı olan borçlu konkordatoya müracaat edemeyecektir.

D-KONKORDATO TALEPLERİNDE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Konkordato taleplerinde görevli ve yetkili mahkeme İİK’un 285/3. maddesinde belirlenmiştir. Görevli mahkeme; Asliye Ticaret Mahkemeleridir.
Yetkili mahkeme ise; iflasa tabi olan borçlu için muamele merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesidir. Ayrıca merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili mahkeme, Türkiye’deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret mahkemeleridir.

E-KONKORDATO BAŞVURUSUNA EKLENECEK BELGELER

İcra ve İflas Kanunu’nun 286. maddesinde, konkordato talebine eklenecek belgeler açıklanmıştır. İİK’un 7101 ve 7155 sayılı yasalarla değişik 286. maddesinde anılan belgeler;

1-) Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli malî kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi,

2-) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler; borçlu defter tutmaya mecbur kişilerden ise Türk Ticaret Kanununa göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamda oluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler, tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler,

3-) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste,

4-)Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo,

5-) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları olarak sayılmıştır.

Yasada açık bir şekilde konkordato istemli talep dilekçesine eklenmesi zorunlu olan belgeler sayılmıştır. Burada açıklanan belgeler asgari belgelerdir. Bu belgelerin sunumunun istenmesindeki amaç, talep sahibi şirketin mali ve finansal durumunun açık bir şekilde ortaya konmasıdır. Maddenin ikinci fıkrasında, talep sahibinin, konkordato sürecinde mahkemenin ve komiser heyetinin sunumunu isteyebileceği diğer belgeleri de sunmasının gerekli olduğu bildirilmiştir. Mesela alacaklıların adresi, borçlunun maruz kaldığı icra takiplerinin listesini bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Belgelerin bir kısmının sunulmaması ya da eksik sunumu halinde mahkeme talebi reddetmeyecek, vereceği kesin süre içerisinde eksikliklerin giderilmesini isteyecektir.

Burada sayılan belgeler arasında yer alan ön proje ve makul güvence veren denetim raporu hakkında açıklama yapmak gerekir. Borçlu, ön projede, borçlarını hangi oranda ve vadede ödeyeceğini, alacaklıların hangi oranda alacaklarından vazgeçmiş sayılacaklarını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve borçlarını ödeyebilmesi için gerekli olan mali kaynağı nasıl sağlayacağını, bu kapsamda olmak üzere sermaye artırımı, dışarıdan finansman sağlanması veya malların satımı cihetine gidilip gidilmeyeceği gibi hususların açıklaması gerekir. Bu proje yargılama sürecinde değişebilecektir. Bu durumu bizzat borçlu yapabileceği gibi mevcut projenin uygulanma ihtimalinin zayıf olduğunun tespiti halinde komiser heyeti de bu hususta borçluyu ikaz edebilecektir.

Bu düzenleme ile denetim raporunun; bağımsız denetim kuruluşu tarafından, Türkiye Denetim Standartlarına göre yapacağı inceleme neticesinde hazırlanması, konkordato ön projesinde yar alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence vermesi aranmaktadır. Bu suretle konkordatoya başvuran şirketin finansal durumunun gerçekliği hususunda alacaklıların yanılgılı bilgi sahibi olmasının önüne geçilmek istenmektedir.

İİK’un 286/1-b maddesine göre tacir olmayan borçlu ise talep dilekçesi ekinde, “malvarlığının durumunu gösterir belgeleri” ve ön projesini mahkemeye sunmakla yetinecektir.

F-GECİCİ MÜHLET KARARI

Konkordato başvurusu neticesinde yasanın 286. maddesinde sayılan belgelerde eksik olmadığının tespiti ve nihayetinde belirlenen gider avansının ikmali neticesinde mahkeme derhal geçici mühlet kararı verir. Buradaki mahkemenin incelemesi şekli bir incelemedir. Anılan karar ile borçlunun malvarlığının muhafazası için tüm tedbirlerde alınır.

Yasaların sonucunu konkordato kararına bağladığı işlemlerde başlangıç olarak kesin mühlet tarihi esas alınmaktadır. Bu kararla birlikte borçlu yasal korumalardan yararlanmaya başlamakta, rahat bir nefes alarak projesi kapsamında faaliyetlerine devam edecektir.

Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. Üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilir.

Geçici mühlet süresi üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühlet süresini en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez.

Mahkemece geçici mühlet kararı, ticaret sicili gazetesinde ve Basın-İlan Kurumunun resmî ilân portalında ilân olunur ve derhâl tapu müdürlüğüne, ticaret sicili müdürlüğüne, vergi dairesine, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, Türkiye Katılım Bankaları Birliğine, mahallî ticaret odalarına, sanayi odalarına, taşınır kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelen yerlere bildirilir. İlanda ayrıca alacaklıların, ilândan itibaren yedi günlük kesin süre içinde dilekçeyle itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hâl bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri sürebilecekleri ve bu çerçevede mahkemeden konkordato talebinin reddini isteyebilecekleri belirtilir.(m.288/2)

Geçici mühletin uzatılmasına ve geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar da ikinci fıkra uyarınca ilân olunur ve ilgili yerlere bildirilir.

Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna (istinaf) başvurulamaz.

Borçlunun ödeme güçlüğü içerisinde olduğunun anlaşılması halinde alacaklıların alacaklarını tahsil etme yolunda girişimlerde bulunacakları, bu hususta bir yarış haline girecekleri tabidir. Geçici mühlet kararı ile borçlu, alacaklı baskısından kurtulmakta ve bir nefes almakta, faaliyetlerine devamla ön projede yer alan taahhütlerini yerine getirmeye çalışacaktır. Bu süreçte komiser/komiser heyeti, şirketin finansal durumunu inceleyip, tespitlerini, kesin mühlet kararın alınmasında değerlendirmek üzere rapor halinde mahkemeye sunacaktır.

G-KESİN MÜHLET KARARI VE KESİN MÜHLETİN SONUÇLARI

1-Kesin Mühlet Kararı: Mahkeme kesin mühlet kararını geçici mühlet süresi içinde verecektir. Mahkeme kesin mühlet talebini incelemesi ve bu hususta karar vermesi için borçlunun yeni bir talebine gerek olmayacaktır. Talep dilekçesindeki istem bu hususta yeterli görülecektir.

Mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararı, geçici mühlette olduğu gibi şekli bir incelemenin neticesinde olmayacaktır. Burada mahkeme esas bakımından detaylı bir inceleme yapıp neticesinde kararını verecektir. Mahkeme kesin mühlet hakkında karar verebilmek (talebi incelemek) için duruşma günü tayin edecektir. Bu duruşmaya borçlu mutlaka davet edilecektir. Alacaklıların bu duruşmaya davet edilmeleri gerekmemektedir. Mahkeme dosya kapsamı ve özellikle komiser heyetinin duruşmada önce sunacağı raporu inceleyerek bir değerlendirme yapacaktır.

Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık (süreli) kesin mühlet verilecektir. Kesin mühlete geçilmesi talebinin değerlendirilmesinde, konkordatonun başarıya ulaşma sının mümkün olup olmadığı kavramı önemlidir. Bu kavramın tetkikinde, iyileşme ve konkordatonun tasdiki ihtimallerinin birlikte ele alınarak bir sonuca varmak gerekir.

Bu kararla birlikte mahkeme, yeni bir görevlendirme yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı takdirde geçici komiser/komiser heyetinin görevine devam etmesine karar vermesi gerekir.

Mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda alacakları, hukuki nitelik itibarıyla birbirinden farklı olan alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Alacaklılar kurulu oluşturulurken komiserin de görüşü alınır. Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır. Komiser bu toplantıda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar. Alacaklı sayısı, alacak miktarı ve alacakların çeşitliliği dikkate alınarak alacaklılar kurulunun zorunlu olarak oluşturulacağı hâller ile alacaklılar kuruluna ilişkin diğer hususlar Adalet Bakanlığınca hazırlanan yönetmelikte gösterilmiştir.

Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet süresi, komiserin gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüşü alınır. Her iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüşü alınır.

Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ilişkin kararlar, 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.(m.289/6)

2-Kesin Mühletin Sonuçları: Kesin mühletin alacaklılar ve borçlu bakımından sonuçları İİK ‘un 294 vd maddelerinde düzenlenmiştir.

Kesin mühletin alacaklılar bakımından sonuçlarını düzenleyen 294. maddesinde; “Kesin mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler olduğu yerde durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” denmektedir.

Süreçte icra dairesine takip talebi verilebilir. Ancak İcra Müdürlüğü’nün ödeme emri göndermemesi gerekmektedir. Borçlu hakkında yeni takip yapılamamasını (takip yasağını) bu şekilde anlamak gerekir. Öte yandan, burada açıklanan hususlar, sadece malvarlığı haklarına ilişkin takiplere ilişkindir. Öğretide, kiralanan taşınmazın tahliyesi yönünden takibin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği açıklanmaktadır. Ayrıca borçlu aleyhine İİK’un 269-269/a hükümlerine göre ilamsız icra takibi yapılamayacağını da hatırlatmak gerekir. Keza, çocuk teslimine yönelik takibi de, durdurulamayacak takipler arasında örnek olarak sayabiliriz. Daha önceden başlamış olan takiplerde düşmeyecek, oldukları yerde kalacaklardır. Mesela satış kararı alınmış ise bu karar icra edilmeyecek, ancak kararın kalkması da söz konusu olmayacaktır. Konkordatonun başarıya ulaşma şansının engellenmemesi için konkordatoya tabi alacaklar bakımından borçlunun malvarlığı üzerine ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir konulması mümkün değildir.

Kesin mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takipler devam edebilir. Bu halde borçluya ait mallar üzerinde muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı yapılamaz.

Rehinli alacaklılar haricinde İİK’un 206. maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklarda takip yasağının istisnası sayılmıştır. Bu neviden (yasada sayılan işçilik alacakları ile aile hukukundan doğan her türlü nafaka) alacaklar yönünden haciz yoluyla takip yapılabilir.

Konkordato mühleti içerisinde komiserin onayı ile meydana gelen alacaklar bakımından takip yasağı bulunmamaktadır. Bu alacaklar gerçekleşecek muhtemel bir iflas halinde masa borcu sayılmaktadır. Komiser onayı olmadan borçlu tarafından ihdas edilen borçlar ise konkordatoya tabi borç sayılacak ve bunlar yönünden de mühlet içerisinde takip yapılmayacaktır.

Tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi duracaktır. Rehinli alacaklılar bakımından faiz işlemesi devam edecektir. Yine konkordato mühleti içerisinde komiserin onayı ile ortaya çıkan borç bakımından faiz işlemeye devam edecektir.

Yasada “takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tâbidir” denmektedir. (m.294/4) Buna göre takas işleminde geçici mühlet tarihi esas alınmış, bu tarihten sonra doğan borç ve alacaklar yönünden takasa cevaz verilmemiştir.
Konkordato mühletinin verilmesinden önce, müstakbel bir alacağın devri sözleşmesi yapılmış ve devredilen alacak konkordato mühletinin verilmesinden sonra doğmuş ise, bu devir hükümsüzdür.

Konusu para olmayan alacaklar, alacaklı tarafından, ona eşit kıymette para alacağına çevrilerek komisere bildirilir. Şu kadar ki borçlu, komiserin onayıyla taahhüdün aynen ifasını üstlenmekle serbesttir.

Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları yasanın 297. maddesinde düzenlenmiştir. Bunagöre; Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.

Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür.

Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır.

Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya yasanın 292 . maddesi çerçevesinde (konkordato talebinin reddine ve şartları oluşmuşsa borçlunun iflasına) karar verir.

Mühlet kararı alacaklı ve borçlu haricinde sözleşmeler bakımından da önemli sonuçlar doğurur; Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin onayıyla herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır. (m.296)

Kesin mehil içerisinde komiser/komiser heyetinin öncelikli görevleri;
Kesin mühlet içerisinde görev yapmak üzere atanan komiser/komiser heyeti, göreve başlar başlamaz ilk defa borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve malların kıymetini takdir eder. Komiser/komiser heyeti rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelenmesine hazır bulundurur; kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirilir. Rehinli taşınmaz malların bu madde kapsamındaki kıymet takdiri, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansı ile yetkilendirilen kişilere yaptırılır. (m.298) Alacaklılar kurulunu toplantıya çağırır. Alacaklılar kurulu her ay en az bir kez toplanır. Komiser/komiser heyeti bu toplantıda hazır bulunarak alınan kararları toplantıya katılanların imzasını almak suretiyle tutanağa bağlar.(m.289/4) Yasanın 299. maddesi uyarınca, alacaklıları alacaklarını bildirmeye davet eder. Alacaklılar toplantısına başkanlık eder. Belli periyodlarla hazırlayacağı raporunu ve en nihayetinde yasanın 302/son maddesi uyarınca hazırlayacağı gerekçeli ve ayrıntılı raporunu mahkemeye sunar. Komiser/komiser heyeti açıklanan bu önemli görevleri haricinde yasanın değişik maddelerinde belirtilen görevlerini ve 290.maddesinde etraflıca sayılan görevlerini yerine getirir.

Konkordato projesinin hazırlanması, alacakların bildirilmesi ve tahkiki tamamlandıktan sonra komiser, 288 inci madde uyarınca yapacağı yeni bir ilânla alacaklıları, konkordato projesini müzakere etmek üzere toplanmaya davet eder. Toplantı günü ilândan en az on beş gün sonra olmak zorundadır. İlanda alacaklıların, toplantıdan önceki yedi gün içinde belgeleri inceleyebilecekleri de bildirilir. Ayrıca, ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir.(m.301) Bu toplantıya komiser/komiser heyeti başkanlık eder, alacaklılara borçlunun durumu hakkında rapor sunar. Toplantıda konkordato projesi müzakere edilir. Konkordatonun tasdiki koşullarının oluşup oluşmayacağı değerlendirilir.

H-KONKORDATONUN TASDİKİ

Konkordatonun aşamalarından olan kesin mühlet süreci yasada belli bir süre ile sınırlandırılmıştır. İİK’un 289/3.maddesinde borçluya bir yıllık kesin mühlet (süre ) verileceği açıklanmış, aynı maddenin 5.fıkrasında da bu sürenin “güçlük arz eden özel durumlarda, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine (en fazla) altı ay kadar daha uzatılabileceği” bildirilmiştir. Neticede bir yıllık süre dolmadan veya kesin mehil uzatılmış ise bu süre dolmadan konkordatonun tasdiki koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin mahkemece bir yargılama yapılıp karar verilmesi gerekmektedir.

Konkordato projesinin yukarıda açıklanan son alacaklılar toplantısında İİK’un 302. maddesi uyarınca yapılacak müzakeresi sonucunda oluşturulan konkordato tutanağı, kabul ve ret oylarını içerecek şekilde derhâl imza altına alınır. Toplantının bitimini takip eden yedi gün içinde gerçekleşen iltihaklar da kabul olunur. Komiser/komiser heyeti, iltihak süresinin bitmesinden itibaren en geç yedi gün içinde konkordatoya ilişkin bütün belgeleri, konkordato projesinin kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu mahkemeye tevdi eder.

Konkordatonun tasdik koşullarının oluşup oluşmadığının mahkemece incelenmesi yasanın 304. maddesinde düzenlenmiştir. Yasaya göre, Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve herhâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288. madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır. Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz. (m.304)

Konkordato projesinin tasdiki (alacak miktarı ve alacaklı sayısı itibari ile) aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:

1-) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması.

2-) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder).

3-)Konkordato projesi; kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini, aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş olmalı,

4-) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır).

5-) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.

Ayrıca Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin de yapılmasını isteyebilir.

Öte yandan burada açıklanan koşullar, adi (imtiyazsız) alacaklar ve alacaklılar açısından açıklanan koşullardır. İmtiyazlı alacaklılar açısından konkordatonun tasdiki koşulları yasanın 308/h maddesinde ayrıca düzenlenmiştir. Bu konuda fazla detaya girmeden, bu neviden alacakların, borçlunun teklifini, alacak miktarı itibariyle üçte ikiyi aşan çoğunlukta kabul etmesi gerektiğini belirtmekle yetinelim.

Konkordatonun tasdik koşulları oluşmuş ise;

Mahkemenin koşulların oluştuğunu tespit etmesi halinde konkordatoyu tasdik etmesi gerekir. Kararda, alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Bu takdirde kayyım, borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor verir. Borçlu kabul edilen projesindeki taahhüdüne göre borçlarını öder.

Konkordatonun tasdik koşulları oluşmamış ise;

Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme, borçlunun iflâsına resen karar verir.

Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hâle gelir. Tasdik edilen konkordato projesinde konkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hâle geleceği de kararlaştırılabilir; bu takdirde mühletin etkileri, kanunda öngörülen istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar devam eder. Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. 206. maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehinin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Kredi kurumları tarafından verilen krediler de dahil olmak üzere, mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlar, adi konkordatoda, konkordato şartlarına tabi değildir; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflâsta masa borcu sayılır. Aynı kural karşı edimin ifasını komiserin izniyle kabul eden borçlunun taraf olduğu sürekli borç ilişkilerindeki karşı edimler için de geçerlidir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki,

Tasdik edilen konkordato projesi kapsamında;

1-) Yapılacak işlemler, 492 sayılı Harçlar Kanununa tabi harçlardan; bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar, damga vergisinden,

2-) Alacaklılar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden,

3-) Borçluya kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan, istisna edilmiştir. (m.308/g)

Bu istisna hükümleri konkordato projesinde belirtilen işlemler bakımından borçlu ile proje kapsamındaki alacaklılara özgü olarak uygulanır. Üçüncü kişiler bu istisna hükümlerinden yararlanamaz. Konkordato projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlulara ait olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, geçici mühlet kararının verildiği tarihten konkordatonun bağlayıcı hâle geldiği tarihe kadar işlemez.

I-SONUÇ

Mali yapıları bozulmuş olan sermaye şirketleri ile kooperatiflerin durumunun iyileştirilmesi açısından yasalarımızda değişik kurumlar öngörülmüştür. Bunlardan birinindi konkordato müessesesi olmasına rağmen, yasal düzenlemenin işlevsizliği nedeniyle uygulaması azdı. İİK’da7101 sayılı Kanunla 28.02.2018 tarihinde yapılan değişiklik neticesinde müessese aktif hale getirilmiştir. İflas ertelemenin kaldırılması neticesinde de (bu alanda) neredeyse tek kurum olarak konkordato kalmıştır.

Konkordato kurumu yeni düzenleme ile öncekilerden farklı olarak tüm borçluların (sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler değil) yararlanabileceği bir enstrüman haline getirilmiştir. Bunun pratikte en önemli faydası sermaye şirketlerinin konkordatoya müracaatında bunlara kefaletleri nedeniyle zor durumda kalan (ve neticesinde de şirketin konkordatoda başarı şansını azaltan) şirket ortaklarının da konkordato talep etmeleri, neticesinde de konkordato koruması altına girmelerinde yatmaktadır.

Konkordatonun yasal düzenlemesinde yapılan değişiklik ile borçlu ve alacaklıların bir araya gelerek durumlarını müzakere etmeleri öngörülmüş, iflas ertelemede olduğu gibi sürecin alacaklıların yokluğunda devam ettirilmesi durumu ortadan kaldırılmıştır.

Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilecektir. Konkordatoya başvuru hakkı yasanın 285/2 maddesiyle iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklıya da tanınmıştır. Bunların gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerini başlatabilmeleri mümkün kılınmıştır.

Yasanın 286. maddesinde sayılan belgelerin mahkemeye sunumu neticesinde yapılacak şekli bir inceleme neticesinde üç aylık bir süre için geçici mühlet (kararı) verilecek, bu süre (geçici mühlet süresi dolmadan borçlu veya komiser/komiser heyetinin talebi neticesinde) en fazla iki ay uzatılabilecektir. Mahkeme geçici mühlet süresi dolmadan yapacağı inceleme neticesinde, borçlunun kesin mühlete geçip geçmeyeceğine karar verecektir. Talep olumlu görülmesi halinde bir yıl süre için kesin mühlet kararı verecek, koşulları oluşmuş ise de bu süreyi altı ay kadar uzatabilecektir.

Kesin mühlet sürecinde yapılacak müzakereler neticesinde, yasanın 305. maddesindeki koşulların oluştuğunu tespiti halinde de, konkordatonun tasdikine karar verilecektir.

Konkordatonun, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya ödeyememe tehlikesi altında bulunan dürüst borçlular için önemli bir güvence getirdiği açıktır. Bu korumanın ilk bakışta alacaklılar aleyhine olduğu gibi bir sonuç çıksa da, malvarlığı tüm alacaklarını karşılayamayacak olan borçlunun faaliyetine devam etmesi sağlanarak, alacaklıların, mevcut halden veya muhtemel bir iflas durumundan daha fazla memnun edileceği gerçeği de ortadadır. Ayrıca, istihdam sağlayan, vergi ödeyen işletmelerin devamlılığının sağlanması, ekonomideki sarsıntıları azaltacaktır. Görüldüğü üzere konkordatonun (dürüst) borçlu lehine olduğu kadar, alacaklılar, işletmede çalışanlar ve devlet açısından çeşitli faydaları vardır.

————————o————————